5/10/2008

Bloglar evlerde kavga nedeni mi?

Gelecek ayın onyedisinde 1 sene olacak BlogKazanı' nda ki yazımı önceki blogumda maruz kaldığı azaplardan dolayı birde burada yazmak istedim. Gördüm ki güzel tepkiler uyandırmış çevre sitelerde. via: [1] [2] [3] [4] [5] :)

- Yine oturdun başına bilgisayarın. Allah aşkına nedir senin bu yaptığın? Varsa yoksa bilgisayar. Aklın fikrin orada. Beş dakikada bizimle ilgilen. Ne yazıyorsun bilmem ki bu kadar? Bu kadar da olmaz ki? Yazar oldun çıktın başımıza. Yoksa birşeyler mi karıştırıyorsun anlamadım ben bu işi. Ayşe Hanımlar, bilmem ne esintiler. Aaa bıktık yani..

Evet bloglar denge iyi kurulamazsa, insan yaşantısında bağımlılık yaparak normal yaşamını etkileyebiliyor insanın. İzlenip izlenememe merakı, gelen yorumların analizi ve cevap yazma isteği, başka blog yazarlarıyla gizli gizli rekabet, çok okunma arzusuyla yakın çevreye okutturma isteği ve buna benzer ruhsal çalkantılar kaplıyabiliyor benliğimizi. Aslında blog yazma işini bir şekerleme kahvesi havasına ve belirli bir düzene sokabilsek ruhumuzun dinlenmesinde çok büyük bir paya sahip olabilir. Yazmak ve insanlara faydalı olabilmek inanılmaz mutluluk verici bir terapi.

Yazılarımızda hit olmak ya da blogların ağır toplarından olmak hiç önemli olmamalı bence. Hiç ummadığınız bir insanın yaşam güzergahında makas değiştirecek bir rol oynamak bile on bin okunmaktan ve en çok okunanlar listesine girmekten çok daha anlamlı bence. Bir hoş sada bırakabilmek gönüllerde.

Tamamen bilgisayara kitlenerek, yazmak için kendini zorunlu kılmak ve hastalık derecesinde hassaslaşarak normal yaşamına sekte vuracak şekilde bağlanmak bir çok problemide beraberinde getirebilir. “Yazar olabilir miyiz?” diye sorguluyor bazı arkadaşlar kendilerini ya da bizden yazar olmaz diyerek çok hoş bloglar ortaya çıkarıyorlar. Bence hepimiz yazarız kendi çapımızda. Nasıl yazarız? Ne denli profesyonel bir yazarız ya da ne kadar amatörüz bunları tartışabiliriz. Kimleri nasıl etkileyebiliyoruz? Kimler kimleri okuyor? Kimler kimlere yorum yazıyor? Farkında olmadan gruplaşarak başka yazarları farkında olmadan dışlıyor muyuz?

Ya da bloglar bizleri rahatlatmak yerine sinir mi ediyor? Başka yazarları kıskanarak “Bak yine en çok okunanlar da aynı yazarlar. Bunlarda tapuladılar blogların en çok okunanları bölümlerini. Anında 80 kişi birden okuyuverdi birini” gibi endişeler mi taşıyoruz? Kimi zaman editörlerin insan kayırdığını mı düşünüyoruz? Farkında olmadan rahatlayacağımıza stres mi satın alıyoruz? Evet bloglar böyle bir mücadeleye girerek takip edildiğinde çok zararlı bence.

Blog bize biz bloga muhtacız :P

1 yıl sonra gelen edit: Bu kavga şuan bile sürüyor... :( Offf anne offf...!

Türkiye' de Blog! Nereden? Nereye?

Vay be! Zaman su gibi akıp gidiyor hakikaten...
2 gündür "vakit kıymeti maratonu"ndayım ki anca bitmek nedir bildi.
Dün (09.05) kız kardeşimin doğum günüydü efendim, yorucu bir iş akşamında güzel bir kutlama ile küçük kız kardeşimi ve arkadaşlarını eğlendirmek görevim olmuştu:)

Bugün ise daha zordu cumartesi öğlene kadar mesai öğleden sonrası Bilgi Üniversite' sindeki dergi çalışmaları ve akşamında gidilmesi gereken mekan-e dostlar vardı.

Oysa ki ne heyecanlıydık ilk zamanlarımızda, aman şunu yapmıyayım, aman böyle yazmayayım, ama öyle olmasın böyle olsun bir telaşe bir telaşe olurdu.

Kağıt kalem tüketmekten sıkılan, israftan kaçan insanlarımızın "günlük" anlamına gelen "blog" olayını yaratmışlar efendiler. Ne de iyi etmişler. Bazen iyi ki bloggerım diye haykırmak geliyor içinizden, bu sesi duyabiliyorum. Türk Telekom bile e-fatura dönemine geçme projesinde ya "Ne mutlu bizlere!"

Henüz bir kaç yıl öncesine kadar uzanıyor ülkemizde blog, çokta uzak tarih değil aslında. Ücretsiz servisler dahil 3 adımda blogger olabiliyorsunuz, şu an benim kullandığım Blogspot gibi. Blogspot' a geçmeden önce "Wordpress"
alt yapısından faydalanarak 2005 yılında ilk blogum olan "blog.yozant.com" u açmıştım ama bazı teknik aksaklıklar vuku bulunca biraz mola vermeliyim diye düşündüm. Bir kaç ay sonrasında tekrardan karşınızdayım BirazMola ile bu kez farklı temaya hitap ederek, tamamen içgüdüsel. :)
Bu akşam güzel bir konferansa katıldım, evet bir çoğunuz bilirsiniz "Türkiye Blog Ödülleri 2008" in Konferansıydı. Çok güzel söyleşiler oldu, beklenildiğinden daha fazlasıyla hakkı verilen bir organizasyondu, Eray Endeş ve ekibinin hazırladığı Microsoft Türkiye' nin anasponsorluğunu yaptığı güzel bir organizasyondu. Blog camiasına yeni katılan arkadaşların ve eskilerin yeniden tanışma-kaynaşmasına vesile oldu. Galatasaray Üniversite' sinde yer aldı. Ben yarışmaya katılmadım, ama katılanlar kadar heyecanlıydım.
Konferans sırasında bir çok konu ele alındı, tartışıldı, soruldu ve cevaplandı. Gelemeyenler için üzgünüm ki çok şey kaçırdılar.
Bu arada Galatasaray demişken, Galatasaray SK 2007-2008 yılının Süper lig şampiyonu olmuş, koyu bir Fenerbahçe' li olarak tebrik ediyorum.